Sponsored Genesis

Genesis-Mining

Sponsored Computta

Mining

safari

aganin biri dunyayi gezip goreyim demis. her yolculugundan sonra koyluyu, kahvede etrafina toplayip, gezip gorduklerini anlatirmis ki marabasinin da vizyonu genislesin. yine bir yolculuk sonrasi kahvede koylusunu etrafina toplamis.koylu baslamis sormaya :

- agam bu sefer nere gettin?
- afrike'ye getmisem
- agam efrike de ne yaptin?
- safari ya çikmisem.
- hele bu sefari ne ola ki?
- hele arabaya biniysen. araziye ovaya cihiysen,nerde bi heyvan goriysen, pesinden arabayi suriysen.heyvana yetisip tufek ile vuriysen.

- agam sen hec heyvan vurdiin?
- heee vurdim 
- ne vurdin?
- zebra vurdim
- agam hele bu zebra ne ola ki?
- esegi biliysen?
- hee..
- aha, esegin siyah beyaz cizgili olani
- abov..agam baska ne vurdin?
- zurefa vurdim.
- hele bu zurefa ne ola ki?
- esegi biliysen?
- hee..
- aha, esegin bacaklari iki metre, boynu 3 metre olani
- abov..agam baska ne vurdin?
- gergedan vurdim.
- hele bu gergedan ne ola ki?
- esegi biliysen?
- hee..
- aha, esegin derisi biraz kalin olani, bir de burnunda iki tane boynuz vardir
- abov..agam baska ne vurdin?
- piton vurdim?
- agam bu piton ne ola ki?
- esegi biliysen?
- hee.
- esegin aleti biliysen?
- heee..
- aha, onun 4 metre olani. ama esek yoktir.

ilkokul

kucuk ali okula basladigindan beri her gun ogretmeni aysel'e gidip ';
"efendim beni yanlis sinifa koydunuz. benim yerim birinci sinif degil. ablam ucuncu sinifta ama ben en az onun kadar akilliyim. hic olmazsa beni ucuncu sinifa alin" diye sikayet edermis. 

bundan sikilan aysel ogretmen bir sabah ali'yi kaptigi gibi okul mudurune goturmus ve hadiseyi anlatmis. okul muduru "peki " demis "bu cocugu bir imtihan edelim, eger yeri ucuncu sinifsa o sinifa sokalim" ve sormaya baslamis, 
"iki kere iki ? " ali hemen "dort" diye cevap vermis.
"sekiz kere dokuz?" ali "yetmis iki" demis. "kac mevsim var?" ali "dort" demis.

sinif hocasi mudure "musade ederseniz ben de birkac sual sorayim" demis ve sormus ;
"soyle bakalim ineklerde dort tane ama ben de iki tane var, bu nedir?"
ali "ayak " demis.
aysel ogretmen sormus "peki senin pantalonunda olup da benim pantalonumda olmayan nedir ?"
ali hemen " cep " demis.

bunun uzerine mudur aysel ogretmen'e donmus ve "hocam" demis "bu cocugu uc degil besinci sinifa koyalim, cunku son iki suale ben dogru cevap veremedim ama o verdi".

iddia

adamın biri bara girer ve barmene seslenip konuşmaya başlar..

adam- sana bir teklifim var
barmen- duyalım bakalım..
a- senle 500$a bahse girerim barın arkasındaki ikinci raftaki boş bardağa buradan bir damla taşırmadan işeyebilirim..
b-zuhaha tamam kabul..

adam bardak dışındaki her yere işer.. özellikle barmenin üzerine ve sırıtarak işini bitirir ve barmene bakar..

b- pekala üstüm başım rezil oldu ama şu 500$ papeli görelim..
a- al! sırıtmaya devam ederek parayı bara koyar 
b- sen neye gülüyorsun lan denyo 500$ kaybettin!
a- hayır! ben şu köşede bilardo oyanayan adamlarla 1000$ına bahse girdim, senin ve barının her tarafına işeyebileceğime ve senin bundan memnun bile olabileceğine!!!

Papagan

bir adam bir gün bir petshopa giriyo kendisine en yakın duran papağanı gösterek
-pardon bunun fiyatı nedir diyor
-10000$ efendim
-neden bu kadar pahalı peki
-efendim o 300 tane kelime biliyor
biraz uzaktaki papağanı işaret ederek
-peki bunun fiyatı nedir
-20000$ efendim
-peki bu neden pahalı
-o aynı kelimeleri hem ingilizce hem türkçe söylüyor
onun yanındaki papağanı göstererek
-bunun fiyatı nedir
-30000$ efendim buda kelimeleri her dilde söylüyor
adam biraz daha bakındıktan sonra dükkanın yüksek bir yerinde asılı olan papağanı görüyor ve soruyor
-bunun fiyatı nedir
-100000$ efendim
-bunun özelliği nedir
-valla bu pek konuşmuyo ama ordaki 3 papağan buna "hocam" diyorlar

Buzdolabi

Ahirette sorgu sirasini bekleyeni ki adam birbirleriyle konusmaya baslar.
     "Sen nasil öldün?" diye sorar birinci adam ötekine. "Donarak öldüm.."
     "Kötü bir ölüm olsa gerek..." der birinci adam " donarak ölmek nasil bir sey?" "Sey, baslangicta cok rahatsiz edici.."
     diye anlatmaya baslar ikinci adam.
     "titremeye basliyorsun, bütün el ve ayak parmaklarin agrimaya basliyor. Ama sonrasi, ölmek için çok sakin bir yol. Vücudun uyusuyor, adeta bosluga sürükleniyorsun,tipki uykuya dalmak gibi.. 
     Peki ya sen? sen nasil öldün bakalim?"
     "Kalp krizi geçirdim" der birinci adam.
     "karimin beni aldattigindan emindim. Bir gün ansizin beklenmedik bir saatte eve döndüm, yatak odasina kostum.. Karimi orada yapayalniz örgü örerken buldum. Sonra bodruma kostum ama kimseyi bulamadim. Ikinci katta da kimse yoktu.
     Sonra hizla çati katina vardigimda kalp krizi beni buldu..Oraciga yigildim ve öldüm.. Aynen böyle.."
     Ikinci adam basini sallar "Berbat birsey bu..." der "..sadece bir an mutfakta durup buzdolabina bakmayi akil edebilseydin simdi ikimiz de hayatta olacaktik.."

Deve

   Çölün ortasinda bir kaleye yeni bir komutan tayin edilmis ve adam geldigi gün kidemli bir çavusu yanina alarak teftise çikmis,komutan foseptik çukurunu görmüs ve: 
     - Bu çukurun burada ne isi var hemen kalenin disina alin insan sagligina zararli. 
     Çavus: 
     - Emredersiniz efendim. demis ve notunu almis. 
     Komutan atlarin içinde bir tane deve görmüs ve sormus: 
     - Bu devenin burada ne isi var. 
     Çavus cevap vermis: 
     - Efendim o deveyi bizim askerler cinsel ihtiyaçlarini karsilamak için kullaniyorlar. 
     Komutan hiddetlenmis ve derhal deveyi satmalarini emretmis. 
     Aradan üç-bes derken 6 ay geçmis ve komutan çavusa : 
     - Ulan su deveyi geri getirin bari burada kadin da yok ne yapalim. Hemen askerler gidip sattiklari deveyi tekrar almis ve kaleye getirmisler. Komutan o gün deveyle cinsel ihtiyacini bir türlü karsilayamamis ve sabahin besinde nihayet muradina ermis ve sabah olur olmaz çavusu çagirmis: 
     - Oglum askerler nasil yapiyorlar ben sabaha kadar ugrastim anca yapabildim deve yüksek tabure koyuyorum alçak kaliyor neyseki hallettim. 
     ve çavus cevap vermis: 
     - Efendim malumunuz çöldeyiz ve atlarin belirli bir dayanma siniri var buraya yaklasik 40 km uzaklikta bir genelev var biz deveyi oraya gidip gelmek için kullaniyorduk... 

Temel Amerika'da

Temel Amerika'ya gelir uçaktan iner pasaport olayı filan falan 
Göçmenlik Bürosu'na alırlar bunu memur sorar :
- What's your name sir? 
- Temel. 
- Surname? 
- Kaya. 
- Sex? 
Temel gayet sakin cevaplar:
- 3 times a week. 
Memur şaşırır ve olayı toparlamaya çalışır... 
- Sir you understood me wrong... I mean male? or female? 
Temel yine hiç beklemeden cevaplar: 
- Doesn't matter.

Soyad

Temel askerdedir. İlk gün komutan gelir ve:
- Benim adım Ali Kırç. Unutmayın Kırç, arada "r" var. Soyadımı yanlış söyleyen veya dalga geçen olursa yakarım.
Komutan ara sıra askerlere kendi soyadını sorar. En sonunda sıra Temel'e gelir.
- Temel söyle bakalım benim adım ne?
Temel düşünür ama bi türlü hatırlayamaz. O sırada arkadaşı kopya verir:
- Temel unutma arada "r" var.
- Haa hatırladım komutanım. Ali Gört!!!

Mafya

Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu: 
"Para nerede?"
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi: 
"Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum." 
Tercüman tercüme etti:
"Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:
"Şimdi sor bakalım, para nerede."
Tercüman işaretle sordu:
"Para nerede?"
Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:
"Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
"Ne söyledi?" dedi baba.
Tercüman yanıtladı:
"Dedi ki, hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz GOZ istermiş."

Bira

Birgün Carlsberg, Miller, Tuborg ve Efes Pilsen'in CEO'ları barda içmeye gitmiş. Garson gelince teker teker söylemişler;
- Ben bi Carlsberg alayım.
- Ben bi büyük Miller istiyorum.
- Ben Tuborg istiyorum.
Sıra Efes Pilsen'in CEO'suna gelince;
- Ben bir kola alayım. demiş. Garson gidince yanındakiler sormuş, "Yahu sen niye Efes Pilsen istemedin" diye;
- Kimse bira içmiyordu, ben de size uyayım dedim. demiş.

Yanik Kulak

Temel, iki kulağı yanık vaziyette hastahaneye getirilmiş. Doktor bu duruma şaşırıp sormuş: 
-Nasıl oldu bu?
-Ütü yaparken telefon çaldı.
-Peki, diğer kulağın nasıl yandı?
-O da ambulans çağırırken yandı!

Ben Uyuyorum

Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş: 
-"Hocam, uyudunuz mu?" 
-"Buyurun bir şey mi var?" 
-"Biraz borç para isteyeyim demiştim." Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp: 
-"Ben uyuyorum!", demiş.

Ayi Nerden Bilsin?

Avcılar kendi aralarında atıp, tutuyorlarmış. Avcının biri; 
– Geçenlerde İstanbul’da Belgrad Ormanlarında ava çıkmıştım. Birde ne göreyim, karşımda 5 metre boyunda bir ayı.
Avcılardan biri hemen atılır: 
– Hadi be sende İstanbul’da Belgrad Ormanlarında ayı ne gezer. 
Avcı hemen cevap verir: 
– İyide arkadaş Allahın ayısı oranın Belgrad Ormanı olduğunu nerden bilsin.

Ucak

Ucak


Bir gün bi uçakta çeşitli ülkelerden işadamları fransız, ingiliz, alman, rus, iranlı, hollandalı ve türk, laylaylom gidiyorlarmış. Rus her konuşmasında rus kgb sinin çok iyi çalıştığını herşeyden haberdar olduğunu çok iyi ajanlarının olduğunu anlatarak yolculuğu iyice sıkmış. Uçak rotasını takip ederek giderken ingiltere'nin üstünden geçiyor. İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor: 
- arkadaşlar,burası benim memleketim ingiltere. Bizim biramız acayip meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız. İngiltere bitiyor, fransa'nın üstünden geçerken fransız lafa başlıyor: 
- burası da fransa. Bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsın. Derken almanya'ya geliyor uçak, alman bi iç çekiyor: 
- hey gidi memleket diyor. Biz bi arabalar üretiriz, binmelere kıyamazsınız. Sonra hollanda'nın üzerinden geçerken hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya: 
- burası da hollanda diyor. Ah o güzel evler, bizim evlerimiz meşhurdur. ..Uçak geçiyor rusya'ya sonra (nasıl bi rotaysa artık) rus bakıyor aşağıya: 
- bizim kgb miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır. Sonra iran'a dönüyor uçak. İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek: 
- abiler burası da iran bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır. .Geldik türkiye'ye. ..Türk sinirli muhabbetten. Koyim bakıyor aşağıya, düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orijinalini söylemeliyim diye) sonra başlıyor anlatmaya. ..
- arkadaşlar burası türkiye. Bizim delikanlımız çok meşhurdur. ..Öyle ki; alır fransız'ın kızını, içer ingiliz'in birasını, atar almanın arabasına, götürür hollandalının evine, yatırır iranlının halısında çatır çatır s. Ker. Kgb nin de bi s. Kimden haberi olmaz.

Sponsored SimpleFX

Sponsored 24options

Sponsored Computta

S4Mining

Sponsored Adnw

loading...

Sponsored Chitika