Sponsored Genesis

Genesis-Mining

Sponsored Computta

Mining

Biyoloji sinavi


Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkez acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada
uçuşmuş Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar ortada kağıt kalem yok sadece
sıra sıra mikroskoplar.
Hocada başlarında bekliyorken demiş ki Bu mikroskaplarda lam'da bir böceğin bacağı var sınavınız
bacağından böceği tanımak
Tabi hemen itirazlar ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş
Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış.
Hoca arkasından seslenmiş Kimsin ulan sen kapıyı çarpıp çıkıyorsun?
Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış Tanısana hadi lan tanısana kim olduğumu

iki deli pazarda


Iki deli karar verirler artik calisip para kazanmaya dusunurler köylerinin pazarinda bir seyler satmaya ne satalim ne satalim derken kucuk delinin aklina bir fikir gelir
__ bence koyunlarin diskisini(kakasini) pazarda satabiliriz
___ ne diye?
___beyin calistiran zeka ilaci diye.
anlasirlar koyunlarin kaldigi yerden bir cuval toplayip dogru pazara gide ise baslarlar ilk musteri gelir
__merhaba bu nedir?
__zeka ilaci
__peki bir tane ver
Bir tane alir yer bir sey anlamaz bir tane daha alir yer bir sey anlamaz
__bir sey anlamadim kardesim
kucuk deli
__sen bir daha al iki tane ile belki senin beyin calismiyor.
adam bir daha alir yer sonra
__kardesim bu resmen koyun pisligi
kucuk deli
__ben sana demedimmi senin beyin uc tane ile calisir .Bak nasil bildin

Bomba


Bir tımarhanede deliler ayaklanır ve binanın orta bahçesini işgal ederler. Hiçbiride dağılmaz. Bunun üzerine doktorlar toplanarak yönetmeliği açarlar ve aynısını uygulamaya karar verirler. Yönetmeliye göre bir doktoru çırılçıplak soyar delilerin içine atarlar.
Doktor içeri girince * BOMBAAA * diye bağırır. Bunu gören deliler doktoru tuttukları gibi camdan dışarı atarlar.
Bunun üzerine doktorlar tekrar toplanır ve konuşurlar. Bu işte bir yanlışlık vardır. Delilerin hepsinin dağılması gerekmektedir. Yeniden denerler.
Bir doktoru daha soyup içeri atarlar ve oda * BOMBAAA * diye bağırır. Deliler onu da tuttukları gibi camdan dışarı atarlar.
Başhekim en sonunda bir de ben deniyeyim der ve soyunup delilerin arasına girer ve * BOMBAAA * diye bağırır. Bunun üzerine bütün deliler kaçışır ve binayı ve orta bahçeyi terk ederler.
Doktorlar merak eder ve biraz akıllı olanlarından toplayarak bu durumu sorarlar.
Niçin siz ilk iki doktor girdiğinde binayı boşaltmadınız da son başhekim girdiğinde boşaltınız? derler.
Deliler:
"İlk giren iki bombanın fitili uzundu dışarı atabildik ama son giren bombanın fitili kısaydı zamanımız yoktu içerde patlamasın diye böyle yaptık"

tava

 

belediye başkanı deliler hastanelerini yıbaşı nedeniyle dolaşır;
akıllanan birisi bulabilmek için.
bir deliler hastanesinde deliler hep zıplarlar.doktorlarına sorar:
-bunlar neden zıplıyor?doktor:
-bunlar kendilerini PATLAMIŞ MISIR zannediyor. bir insan yatakta yatıyor.başkan soror:
-sen niyçin zıplamıyorsun?
-ben tavaya yapıştım patlayamıyorum.....

taksinin anahtari


birgün deliler hastanesinde test yapıyorlarmış doktor tüm delileri bir araya toplamış.sonra duvara bir taksi resmi çizmiş ve tüm delilere bakarak şöyle demiş:
-hadi herkez taksiye binsin gidiyoruz demiş ve delilerin hepsi duvara yanaşarak taksiye binmeye çalışıyorlarmış.delinin biri ise olduğu yerde bekliyormuş doktor bu deli akıllandığını sanarak sormuş sen neden binmiyorsun demiş ve deli şu karşılığı vermiş:
arabanın anahtarı bende onlar nasıl gidecekler demiş

Asker Fikra | Asker Ruyasi


Bir tatbikat sırasında paraşütçü komandolar uçaktan atlıyorlardı. Atlama sırası gelen en son paraşütçü epey bir vakit geçtiği halde atlamamıştı. Komutan sinirli bir şekilde "Atlasana oğlum" diye bağırdı.
Paraşütçü "Atlamam komutanım"
Komutan iyice sinirlenmişti "Ne demek atlamam lan sana emrediyorum çabuk atla" deyince, asker;
"Komutanım bırak emretmeyi, öldür yine atlamam." diye cevap vermişti.
Komutan bakmış olacak gibi değil, rica eder bir tavırla;
"Bak oğlum aşağıda benim komutanlarım var, onlarda benden hesap sorarlar, haydi atlayıverde senni yüzünden benim başım belaya girmesin."
Asker inadım inat cinsinden,
"Atlamam komutanım"
"Peki neden atlamıyorsun evladım, geçerli bir sebebin varmı?"
"Komutanım benim annem çok mübarek bir kadındır, gördüğü bütün rüyalar çıkar. Sabah telefon açtı, oğlum rüyamda senin paraşütün açılmadığını gördüm sakın atlama dedi, onun için atlamıyorum." deyince komutan,
"Oğlum inanma böyle şeylere hadi atla gözünü seveyim." diye yalvarıyordu asker ise kararından vazgeçmiyor "Atlamam" diye diretiyordu. Ne yapacağını şaşırmış olan komutan çaresizlik içinde,
"Peki oğlum gel paraşütleri değişelim, benimkini sen tak, seninkini ben, o zaman atlarmısın?" diye ümitsizce sordu. Asker bu teklife olumlu baktı ve kabul etti paraşütleri son sürat değiştirdiler ve delikanlı kendini uçaktan boşluga bıraktı. Paraşütü açıldı ve sakin süzülürken yanından,
-Ananııı!!! diye komutanının feryadı geçip gitmiş, asker komutanının feryadınının sonunu bile duyamamıştı.

Asker Fikra | Yuzbasim


Bir Astsubay'la bir gözü takma Yüzbaşı aynı bekar lojmanında birlikte kalıyorlardı.
Yüzbaşı her gece yatmadan takma gözünü çıkartır su dolu bir bardağa koyar sabah tekrar yerine takardı.
Sıcak bir Yaz akşamı gece yarısı Astsubay susadı,el yordamıyla sehpadaki bardağı kaptı bir dikişte yuvarladı oda ne..suyla birlikte gözüde yutmuştu.Astsubay farkına vardı ama artık iş işten geçmişti.
Ertasi gün sabah sporundan sonra Astsubay tuvalete gitme ihtiyacı duydu .Koşar adımla tuvate gitti pantolonunu sıyırdı başladı ıkınmaya fakat mümkün değildi bir türlü rahatlayamıyordu.Onun ıkınma sesini duyan tuvalet nöbetcisi er telaşlandı nazikçe kapıyı tıklattı..
-Komutanım yardımcı olayım..
Astsubay can havliyle kapıyı açtı,
-Bak oğlum şurada ne var bir türlü
s...çamıyorum deyip er'e doğru döndü.
Er eğilip bakar bakmaz hazırola geçti ve selam durdu. Bunu gören Astsubay sinirlendi,
- Ne selam durdun evladım diye bağırdı..
Asker yanıtladı;
-Nasıl selam durmayım Komutanım içeriden Yüzbaşım bakıyor.....

Asker Fikra | Maho askerde


maho askere gider.Komutanı gelir:
-ulan yarın sabaha kadar benim adımı,anamın adını,kardeşimin adını,babamın adını ezberleyeceksiniz lan der.
ertesi gün gelir ilk askere say der.asker başlar
-senin adın ahmet,kardeşinin adı mehmet ,ananın adı hafize babanın adı aslan.
ikincisine say der:
- senin adın ahmet,kardeşinin adı mehmet ,ananın adı hafize babanın adı aslan.
böyle devam eder....
mahoya gelir,say lan der.maho başlar:
-ula senin odın ahmet,gurdaşınun odı mehmet,unanun odı hafize,bubanuuuuuuuun?(biraz düşünür)gomutanum bi daha der:-ula senin odın ahmet,gurdaşınun odı mehmet,unanun odı hafize,bubanuuuuuuuun?(en sonunda)ula gomutanum sen bir hayvanın oglusun ama hangi hayvanın çıkaramadum der.(aslan)

Asker Fikra | Mantik


Ülkenin birinde kitap okumak yasakmış okuyan asılıyormuş devriye çavuşu bi akşam kır saçlı bi adamı çevirmiş bakmış elinde accaip kalın bir kitap hemen kelepçeleri takacakmış ki adam bilmiş bir tavırla "olum bu sizin bildiğiniz kitaplardan değil" demiş asker de "lan kitabın ölesi bölesi olmaz yürü gidiyoruz "demiş adam tekrar" olum bu mantık kitabı "demiş asker merakla mantık nedir diye sormuş adam bilmiyomusun demiş asker yoo diyince askeri kolun dan tutarak gel anlatiimsana demiş başlamış anlatmaya" senin evde akvaryumun var mı diye sormuş askerde var demiş akvaryuma bakınca aklına ne geliyor demiş askerde deniz, kumsal falan demiş peki demiş adam kumsal diyince ne geliyor aklına bikinili hatunlar ve sex demiş asker kadınlara düşkünsün demiş adam asker evet demiş o zaman demiş adam sen .bne değilsin askerde tabiki demiş "işte sorularla sonuca ulaşmaya mantık denir demiş.
Bu askerin çok hoşuna gitmiş arkadaşlarına hava yapmak için kitabı alıp adamı göndermiş zar zor kışlaya sokmuş kitabı yat emri verildiğinde çıkarmış ve başlamış okumaya diğer askerler panik yaparak "olum sen bizimi öldürteceğin çabuk yok et o kitabı "diye çırpınırken bizimki hiç istifini bozmada
"olum bu kitap ötekilerinden değil.bu mantık kitabı "demiş sazan askerlerden biri hemen atlamış "mantık nedir yav "demiş asker de "bilmiyor musun ,otur yanıma da anlatiim sana" demiş ve sormuş "senin evde akvaryumun var mı? Asker yooo diyince gayet bilmiş bir tavırla "olum sen .bnesin "demiş

Asker Fikra | Deve


Binbaşı çölün ortasındaki kaleye komutan olarak tayin olur. Gelir gelmez tüm askeri toplayarak onlarla tanışır ve kalede yaşamın nasıl olduğunu, günlerin nasıl geçeceğini anlamaya çalışır. Her şey iyidir de kadınsız ne yapacağını bir türlü kestirememektedir. Günler aylar geçer artık komutanın dayanacak hali kalmamıştır. Postasını yanına çağırır ve seks ihtiyaçlarını nasıl karşıladıklarını sorar. Postasıda mahçup bir ifadeyle kalenin surları üzerinden 200 metre ileride beklemekte olan deveyi gösterir. Komutan şaşırır ve kesinlikle böyle bir şey yapamayacağını içinden geçirir. Günler geçtikçe komutanın cinsel arzuları katlanarak artmaktadır. Sonunda bir gece yarısı kaledekilerin hepsi uyuduktan sonra devenin yanına gider bu işi bitirecektir. Arkasına geçer yetişemez, hoplar yapamaz, zıplar yapamaz,kayanın üzerine çıkar denk getiremez, sonunda kan ter içinde geri döner. Ertesi sabah postasını çağırarak durumu anlatır ne yaptıysa deveyi beceremediğini, bunun bir kolay yolu olup olmadığını sorar. Postası cevaplar:
-Ne yaptınız komutanım 3 mil ötede bir kasaba var burdada bir genel ev var biz ihtiyacımız olduğu zaman bu deveye biner oraya gideriz. Zaten bu deveyi de bunun için orada bekletiyoruz.

Asker Fikra | Albayin Biri


albayın biri emekli olduğu gün ikramiyesini alır almaz çıplaklar kampında soluğu alır. emekli ikramiyesinin tamamını vererek bir aylık rezervasyon yaptırır. resepsiyon görevlisi albayı kamp girişine getirir kapıdaki görevliler hemen albayı durdururlar.
-efendim içeriye bu kıyafetlerle girmeniz ne yazıkki yasak derler. albay
-evladım ben utanırım bari şuradaki gazete parçalarını verinde birini önüme birini arkama koyup kapatayım der.
albay soyunduktan sonra gazeteleri alır ve kumsalda yürümeye başlar. tabi etraftaki güzel kadınları görünce *iki kalkar ve gazete parçasını yukarıya doğru kaldırır. tam bu sırada çalıların arasından afet gibi bir kadın koşarak gelir ve
-buyrun beni çağırdığınız der. albay
-yok kızım ben seni çağırmadım. der kız da
-sen çağırmadıysan o çağırdı. der ve orada işi bitirirler. albay yaptığı işin mutluluğuyla biraz daha dolaşır bu arada gezerken birden yellenir. tabi arkasına koyduğu gazete parçasıda uçar gider. tam o esnada çalıların arasından izbandut gibi bir zenci koşarak gelir.
-buyur beybaba beni emrettin der. albay
-yok evladım ben seni çağırmadım der. zencide
-sen çağırmadıysan o çağırdı der ve albayı bir güzel *üzer. duruma sinirlenen albay koşarak resepsiyona gider.
-ben rezervasyonumu iptal etmek istiyorum der. resepsiyon görevlisi
-ama efendim daha geleli iki saat bile olmadı neden gitmek istiyorsunuz diye çıkışır. bunun üzerine albay
-evladım benim ayda bir *ikim kalkar. günde dört defa osururum der.

Asker Fikra | Tank

Bir gün komutan askerleri çağırır 15 dakika geç kalırlar.Sonraki gün komutan yine askerleri çağırır 15 dakika geç kalırlar.Sonra komutan askerlerden birini çağırır sorar;
-bunlar içerde ne yapıyorlar der
asker;
tankı s**iyorlar der.Sonra komutan tankın yanına gider ve derki;
yaa bu tankın neresini s**iyorlar der demiri nasıl s**erler der ve gider.Sonra askerleri çağırır 15 dakika geç kalırlar.
komutan;
tankı s**enler bir adım öne çıksın der.Herkes çıkar bir kişi çıkmaz.
komutan;
afferin oğlum senin adın ne der
asker;
TANK

Asker Fikra | Sopadan Vurdular

Bir adam evlenmek istiyormuş ve babasına benı evlendir baba diyormuş babası olmaz demış oğlu ısrar etmış babası demışkı askerligini yap evlendirecem seni demiş ve çocuk askere gider askerde savaş çıkar ve s**inin ucundan vurulur ve askerlıgı bıter s**inden vuruldugunu babasına soylemıyor ve babası onu evlendiriyor ve gerdege giriyor gerdekte karısını s**emiyor ve doktara baş vuruyor doktor bey ben savaşta s**imden vuruldum diyor ve doktor diyor kı bu akşam gerdege gir karını *mına bol bol beyaz peynır sür dıyor ve adam eve gıdıyor karısının *mına bol bol beyaz peynır suruyor ve kadın hamıle kalıyor neyse kadın doktora gıdıyor kontrole daha sonra eve geri geliyor ve kocası soruyor karıcım ne oldu? karısı ananın *mı oldu *mımdan bol bol beyaz peynır çıktı diyor.

Öpücük

Bir Yüzbaşı ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar. Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var. Başka kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın oturmuşlar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor. Bir öpücük sesi ve ardından -şırraaak- çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor. Tren tünelden çıkıyor. Herkes şaşkın ne oldu diye birbirine bakıyor. Genç kız düşünüyor; (Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler..) Kızın annesi düşünüyor; (Helal benim kıza, öpüldü ama, hemen şamarı yapıştırdı..) Yuzbaşı düşünüyor; (Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim...) Asker gülümsüyor; (İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük yüzbaşıya bir şamar!!)

Bel Sopukluğu

Mehmet askere gitmeden 1 gün önce geneleve gitmiş. Şans bu ya Memet'e belsoğukluğu bulaşmış. Acemilere kolay kolay hastane sevki olmaz ya durumun vahameti üzerne bizimkini askeri hastanenin üroloji (bevliye) polikliniğine sevketmişler. Sırası gelen Memet tabip binbaşıya şikayetini arzetmiş:Komutanı aciiiy sızliyyy ve yaniyyyy.akinti de geliyy... Doktor Memedin aleti alıp evirip çevirerek muayene ederken telefon çalmış ve binbaşı 1-2 dakika telefonla görüşmüş. Unutmuş tabii ve Memede dönüp tekrar şikayetini sormuş. Fakat Memet huşu içinde :Memet deme komutanıııım, canım deee.....

Güneş Tutulması

Albay, binbaşıya :-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Bende orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi verecegim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz .O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.Binbaşı, yüzbaşıya :-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.Yüzbaşı, teğmene :-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa :-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kiyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.Basçavuş, askere :-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim techizat ile hazır olun.Askerler kendi aralarında :-Yarın sabah bizim basçavus Albayı tutuklayacakmış. 

Sponsored SimpleFX

Sponsored 24options

Sponsored Computta

S4Mining

Sponsored Adnw

loading...

Sponsored Chitika